Bavyera’nın göz bebeği: Erding
Seyahate çıkmadan önceki 2 günü çok seviyorum. O zamana kadar araştırmalar yapmışız ve gideceğimiz yerleri belirlemiş, tüm haritalarda mekanların konumlarını tek tek işaretlemiş ve bir sürü kitap okumuşuz. Yeni bir şey keşfetmenin heyecanı, tek düze yaşadığımız griliğin içerisinde bir gök kuşağı gibi yüzünü gösteriyor.
Bu heyecanı seyahat günümüze kadar taşıdık ve sabahın erken saatinde kalkıp İstanbul havalimanına doğru yola çıktık. Ulaşımın Anadolu yakasından hala zor olduğu yeni havalimanımıza HAVABUS ile ulaşacağız. HAVABUS yolcuğumuz biraz uyanık daha çok uykulu bir vaziyette yaklaşık 1 saat sürüyor. Havalimanına indiğimizde kendimi büyük bir AVM’de gibi hissediyorum. Nereye baksak bir mağaza veya kiosk. Tüm bunların arasından geçerek uçağımızın kalkacağı kapıya doğru gidiyoruz, Almanya’ya yaklaştık hissediyorum. Aklıma Albrecht Durer’in oto portresini göreceğim, Hafbrauhaus’ta litrelik biraları yudumlayacağım zamanlar geliyor, heyecanım artıyor.
Uçak yolcuğumuz sonrası Münih’e iniyoruz, ekim ayına göre hava efsane sıcak ve bira içmeye elverişli. İstanbul’dan gelen uçaktan inenleri güzelce bir sorguya çekiyorlar. Saat 12’de iniyoruz fakat havalimanından tam iki saat sonra çıkabiliyoruz. Kiraladığımız aracı almak için havalimanı otoparkına iniyoruz ve burada da bir saat bekledikten sonra Alman topraklarına ayak basıyoruz. Kendimi Şener Şen’in kamyonetine binerek Köln diye İstanbul’a getirilen Banker Bilo gibi hissediyorum.
Bavyera’nın göz bebeği: ERDING
Aynı ismi taşıyan kırsal bölgenin merkezi olan ERDING, Erdinger birasıyla ünlüdür. Markanın fabrikası bu bölgede konumlanmıştır. Münih’ten 30 dakika’da, Münih Havalimanı’ndan 15 dakikada ulaşabilirsiniz. Ayrıca, farklı şehirlerden de tren seferleri bulabilirsiniz.
Havalimanı ile ERDING arası yollar harika, ağaçlar arasında gidip, derelerden geçiyorsunuz. Etraf o kadar boş ve yeşil ki, bakmaya doyamıyoruz.
Erdinger bira fabrikasının yanından geçiyoruz, belki uğrasak birer 50’lik ateşlerler diye umut ediyoruz ama bir bakıyoruz ki fabrika kapı duvar. Biraz ilerledikten sonra ERDING merkezine geliyoruz, arabayı park ediyoruz ve yemek yiyecek yerler bakarken o sırada etrafı geziyoruz. ERDING bir stadyum seyircisi kadar insanın yaşadığı, huzur dolu bir kasaba. Küçük bir meydanı ve o meydanda bir sürü birahanesi var. Bu birahanelerde günün yorgunluğunu birer bira ve Frankfurter ile atan insanlar mutlu mesut oturuyorlar. Gizem’le birbirimize bakıp “bu insanlar neden bu kadar mutlu?” diye sormadan edemiyoruz.
Sonra meydanda yer alan Erdinger’in tarihi birahanesine oturuyoruz, yüzlerimiz gülüyor bir bira ve Frankfurter söylüyoruz, hava o kadar güzel ki hafif güneş yüzümüze vuruyor ve yüzümüzdeki gülümsemeyi silemiyoruz. Kahvaltı bile etmemiş bu bünyeler birayı yudumladığında Almanya’ya geldiğini anlıyor.
Kruvasan bence artık Türk milletinin milli yiyeceklerinden biri. Mesela İstanbul’da her yerde gözleme, köy ekmeği bulamazsınız ama kruvasan bulabilirsiniz. Bir de St. Sebastian Cheesecake ismi de değişmeli çünkü o da artık bizim milli tatlılarımızdan biridir diye düşünüyorum.
Erding’te biralar 5-10 euro, yemekler ise 10-25 euro arasında değişiyor, Erding bize biraz pahalı geliyor. Sonra İstanbul’da içtiğimiz biralar aklımıza geliyor ve buraya pahalı dediğimize pişman oluyoruz.
Erding’e daha uzun vakit ayırırsanız aşağıda listelediğim yerleri mutlaka deneyimleyin;
- Therme Erding (Avrupa’nın en büytük termal banyo kompleksi)
- Museum Erding
- Erdinger Fabrika Turu (18.86 Euro)